İzmir’de Depresyon Tedavisi, İzmir’de Depresyon İçin Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi

Depresyon Nedir? Depresyonda Olduğumu Nasıl Anlarım? Depresyon Nasıl Tedavi Edilir?

Depresyon, çökkün duygu yapısı, tüm etkinliklere karşı ilgi yitimi ve etkinliklerden zevk alamama durumudur. Yaşam boyu majör depresyon geçirme oranı kadınlarda %10-%25, erkeklerde %5-%12 arasındadır. Ortalama başlangıç yaşı 20’dir. Majör depresyon yaşanıp yaşanmadığının belirlenmesi için, DSM-4 tanı ölçütlerine göre aşağıdaki maddelerden en az 5’inin ya da daha fazlasının olması gereklidir. Ayrıca ilk ve ikinci maddeleriden en az birinin belirtilerde yer alması zorunludur.

  1. Kişinin kendisinin belirttiği üzgün-boşlukta hissetme ya da etrafındakilerin tanımlayacağı ağlamaklı görünüm durumunun hemen her gün görülmesi, gün boyu çökkün duygu durumu yaşanması.

  2. Hemen her gün gün boyu tüm etkinliklere ya da etkinliklerin çoğuna karşı ilgi azalması, bunlardan zevk alamam.

  3. Diyet yapılmıyorken önemli derecede kilo kaybı ya da kilo alımı (Ayda vücut kilosunun %5’inden fazla olması koşuluyla).

  4. Hemen her gün aşırı uyuma (hipersomnia) ya da uykusuzluk (insomni) olması.

  5. Hemen her gün başkalarının gözlemine de bakılarak huzursuzluk ya da ağır duygular yaşınıyor olması.

  6. Hemen her gün yorgunluk-bitkinlik ya da enerji kaybı olması.

  7. Hemen her gün değersizlik ve aşırı suçluluk duygusu hissedilmesi.

  8. Hemen her gün belirli bir konuya yoğunlaşma yetisinde azalma ya da kararsızlık olması.

  9. Yineleyen ölüm düşünceleri, intihar etme düşüncesi ve bunun tasarlanması.

Bu maddelerin en az iki hafta boyunca yine en az 1. madde veya 2. madde dahil olacak şekilde 5 veya daha fazla maddenin bulunmuş olması gereklidir.

Depresyon tedavi aşamasında psikofarmakoterapi, bilişsel davranışçı terapi, gerektiğinde emdr ya da başka teknikler uygulanabilir. Temelde bilişsel çarpıtmalar ortadan kaldırmaya çalışılır, bunun için mutlaka bir uzmana gidilmelidir. Genel olarak, davranışsal düzey artırılmaya çalışılmalı, ödüllendirici ve zevk veren davranış girişimlerinde bulunulmalıdır. Toplumsal ilişkiler arttırılmaya çalışılmalı, kişinin kendini eleştirmesi ve kendisine saygısının artırılması sağlanmalıdır. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.


İzmir’de Panik Atak İçin Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi

Panik Atak Nedir? Panik Atak Olduğumu Nasıl Anlarım? Panik Atak Nasıl Tedavi Edilir?

Panik Atak, gerçek bir tehdit olmadığında, yoğun bir korku ve kaygının duyulması, fiziksel ve bilişsel olumsuz belirti ve düşüncelerin ortaya çıkması durumudur.

DSM-4 Ölçütlerine göre, kişinin panik atak olduğu durumlar, aşağıda verilen 13 maddenin en az 4’ünün birden başladığı ve 10 dakika içinde en yüksek düzeye ulaştığı durumları kapsamalıdır. En az dört madde karşılanıyorsa, kişi panik atak geçiriyordur.

  1. Çarpıntı, kalp atışlarını duyumsama ya da kalp atış hızının artması.

  2. Terleme.

  3. Titreme ya da sarsılma.

  4. Nefes darlığı ya da boğuluyormuş gibi hissetme.

  5. Soluğun kesilmesi.

  6. Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma.

  7. Bulantı ya da karın ağrısı.

  8. Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma.

  9. Derealizasyon (gerçekdışılık durumu) ya da depersonalizasyon (benliğinden ayrılmış olma) hissi.

  10. Denetimi yitireceği ya da çıldıracağı korkusu.

  11. Ölüm korkusu.

  12. Paresteziler (uyuşma yada karıncalanma hisleri).

  13. Üşüme, ürperme, ateş basması.

Kişiler genelde ölmek üzere olduklarını, çıldıracaklarını, kalp krizi geçireceklerini hissederler. Panik atakların süreklilik taşıması, panik bozukluğa işarettir. Panik bozukluk, yineleyen, en az iki beklenmedik panik atağın olması, başka bir atağın olacağına ilişkin sürekli kaygı duyma (beklenti anksiyetesi), panik atakların olası sonuçlarını düşünüp kaygılanma ya da bununla ilgili davranış ve tutum değişikliklerinin olmasıdır.

Panik atağa kimi zaman agorafobi (kaçmanın zor olacağı yerlerde olmaktan anksiyete duyma, panik atak olasılığından yardım alamayacağı yerlerde bulunmaktan anksiyete duyma) de eşlik eder. Bu noktada sürekli evin dışında ya da evde tek başına kalmaktan kaçınma, çok insan bulunan ortamdan kaçınma, köprüden geçmekten kaçınma ve asansöre binmeme gibi durumlar oluşur.

Panik Atak Tedavisinde psikofarmakoterapi uygulanır, Bilişsel Davranışçı Terapi’ye başvurulur ve gerektiği durumlarda farklı teknikler uygulanabilir. Mutlaka bir doktor-terapist-danışman desteği alınmalıdır. Bilişsel Davranış Terapisi’nde ilk olarak hastalığın ne olduğuna dair eğitim verilir, bilişsel yeniden yapılandırma uygulanır, kişi korkulan dış durumlarla ve bedensel durumlarla karşı karşıya getirilir ve nefes egzersizleri öğretilir. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.


İzmir’de Anksiyete Bozukluğu Tedavisi, İzmir’de Anksiyete İçin Doktor Tavsiyesi

Anksiyete Bozukluğu Nedir? Anksiyete Bozukluğu olduğu Nasıl anlaşılır? Anksiyete Bozukluğu Nasıl Tedavi Edilir?

Aşırı kaygılanma ve kuruntulara kapılma durumu, anksiyete bozukluğu olarak adlandırılır. Tedirgin olma, kolay yorulma, çabuk öfkelenme, uyku bozuklukları gibi durumlar görülebilir. Yaşam boyu görülme olasılığı %5 civarındadır. Hastalığı geçirenlerin üçte ikisi kadındır. Yaygın Anksiyete Bozukluğu için DSM 4 tanı ölçütlerine göre belirli semptomların olması gereklidir. Anksiyete Bozukluğu yaşandığı şu kriterlerle netleşir ;

Verilen 6 semptomdan en az 3’ünün, son 6 ayda görülmesi gereklidir.

  1. Huzursuzluk, aşırı heyecan ya da tasalanma.

  2. Kolay yorulma.

  3. Düşünceleri odaklayamama ya da zihin durmuş gibi hissetme.

  4. İrritabilite (uyaranlara aşırı tepki verme).

  5. Kas gerginliği.

  6. Uyku bozukluğu (uykuya dalmada güçlük ya da huzur sağlamayan, dinlendirmeyen uyku).

Bu semptomların yanında, kişiler günlük hayatlarında, toplumsal ya da iş yaşamlarında belirli sorunlar yaşarlar, bu alanlarda işlevselliğini belli ölçüde yitirirler.

Anksiyete bozukluğu tedavisi, psikofarmakoterapi (ilaç tedavisi), Bilişsel Davranışçı Terapi ya da farklı tedavi şekilleriyle gerçekleşir. Kişinin durumuna bağlı olarak tedavi seçenekleri gözden geçirilir. Genel anlamda bilişsel yapılandırma, bilişsel çarpıtmaların ortadan kaldırılması, yeni bakış açıları yaratma, akılcı tepkiler yaratma şeklindedir. Kuruntular saptanır, beliisizlik tanımlanır, belirsizlikle kişi karşı karşıya getirilir ve çarpıtmalar kaldırılır. Bu eğilimler kişinin kendisi tarafından yapılamayacağından, mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.


İzmir’de Borderline (Sınırda Kişilik Bozukluğu) İçin Doktor Tavsiyesi

Borderline Kişilik Bozukluğu Nedir? Borderline Nasıl Anlaşılır? Borderline Nasıl Tedavi Edilir?

Sınırda Kişilik Bozukluğu, kişiler arası ilişkilerde, benlik imgesinde ve duygularda yaygın bir tutarsızlık örüntüsü olması, belirgin bir dürtüselliğin bulunmasıdır. Bu kişiler, başkalarının kendilerini gerçekten ya da imgesel olarak bırakmalarından sakınmak için olmadık girişimlerde bulunurlar. Bırakılmaya yönelik ciddi bir çarpıtma durumu söz konusudur. İlişkileri tutarsız ve gergindir. Sınırda Kişilik Bozukluğu için tanı koyma kriterleri DSM-4 ölçütlerinde, aşağıdaki maddelerden 5’inin ya da daha çoğunun bulunmasını gerektirmektedir.

  1. Gerçek ya da hayali terkedilmeden kaçınmak için çılgınca çabalar gösterme.

  2. Gözünde aşırı büyütme ve yerin dibine sokma uçları arasında gidip gelen gergin ve tutarsız kişilerarası ilişkilerin olması.

  3. Kimlik karmaşası, belirgin olarak ve sürekli bir biçimde tutarsız benlik algısı ya da kendilik duyumu.

  4. Kendine zarar verme olasılığı yüksek en az iki alanda dürtüsellik (para harcama, cinsellik, madde kötüye kullanımı, sakınmadan araba kullanma, tıkınırcasına yemek yeme).

  5. Yineleyen intiharla ilgili davranışlar, girişimler, göz korkutmalar ya da kendine kıyım davranışı.

  6. Duygudurumda belirgin tepkiselliğin olmasına bağlı affetkrif instabilite (yoğun dönemsel disfori (karamsarlık), birkaç saat süren kolay kızma, seyrek olarak birkaç günden uzun süren anksiyete).

  7. Kendini sürekli boşlukta hissetme.

  8. Uygunsuz, yoğun öfke ya da öfkesini denetim altında tutamama (sık sık hiddetlenme, geçmek bilmeyen öfke, sık sık kavgalara karışma).

  9. Stresle ilişkili gelip geçici paranoid düşünce ya da ağır dissosiyatif sendromlar.

Bu kişiler amaçlarını gerçekleştirecekken kendilerini baltalama eğiliminde olurlar. Okul bitecekken okulu bırakma gibi. İş ya da eğitimlerini yarıda bırakırlar. Bu kişilerde çocuklukta sömürüye uğrama, bakım eksikliği, anne baba yitimi ya da ayrılma, düşmancıl çatışmaların öyküsüne daha sık rastlanmaktadır. Görülme sıklığı toplumda %2’dir. Kadınlarda 3 kat daha sık görülür. 30-40’lı yaşlarda kişilerde daha tutarlılık gözlemlenmektedir.

Tedavide psikofarmakoterapi (ilaç tedavisi), Bilişsel Davranışçı Terapi gereklidir. Ek olarak tedavi yöntemleri uygulanabilir. Eytişimsel Davranışçı Terapi EDT sıklıkla uygulanır. Mutlaka bir uzman eşliğinde tedavi edilmeli, yatak ya da ayakta tedavi seçenekleri değerlendirilmelidir. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.


İzmir’de Bipolar Bozukluk İçin Doktor Tavsiyesi

Bipolar Bozukluk Nedir? Bipolar Nasıl Anlaşılır? Bipolar Bozukluk Nasıl Tedavi Edilir?

Bipolar 1, bir ya da birden çok manik ya da karma dönemin geçirildiği, buna depresif dönemlerin de eklendiği ruhsal bozukluktur. Bipolar 2 ise bir ya da birden çok majör depresif dönemin yanı sıra en az bir hipomanik dönemin geçirildiği ruhsal bir bozukluktur.

Genel olarak daha çok manik ve depresif dönemlerin yoğun yaşandığı rahatsızlıktır. DSM-4 tanı ölçütlerinde, en az bir hafta süren, olağan dışı, sürekli, kabarmış, taşkın ya da çabuk kızılan ayrı bir duygudurum döneminin olmasıyla beraber, aşağıdaki maddelerden 3’ü, çabuk kızma beliritili ise 4’ü ve daha fazlası olması halinde kişi Bipolar olarak tanı alır.

  1. Benlik saygısında abartılı artma ya da grandiosite (büyüklük sanrısı, kişinin kendini olamayacağı yerlerde görme).

  2. Uyku gereksiniminde azalma (3 saatlik uykudan sonra kendini dinlenmiş hissetmesi gibi).

  3. Her zamankinden daha konuşkan olma ya da konuşmaya tutma.

  4. Düşünce uçuşmaları ya da düşüncelerin sanki yarışıyor gibi birbirinin peşi sıra gelmesi.

  5. Distraktibilite (dikkat dağınıklığı, dikkat ilgisiz önemsiz ve ilişkisiz bir uyarana kolaylıkla çekilebilir).

  6. Amaca yönelik etkinlikte artma (toplumsal açıdan, iş, eğitim ya da cinsel açıdan) ya da psikomotor ajitasyon.

  7. Kötü sonuçlar doğurma olasılığı yüksek olan zevk verici etkinliklere aşırı katılma (elindeki bütün parayı alışverişe yatırma, düşüncesizce cinsel ilişkide bulunma, anlamsız iş anlaşması yapma vb).

Yaşam boyu hastalığa yakalanma olasılığı %0,5’dir. Hastalığa yakalanma oranı kadınlarda daha yüksek olabilir. Kadınlarda daha çok majör depresif dönem görülürken erkeklerde daha çok hipomani görülür. Tedavi için mutlaka uzman yardımı alınmalıdır. Lityum seviyesi takip edilmeli, belirtiler denetim altına alınmalıdır. Yardımcı olarak Bilişsel Davranışçı Terapi ve diğer terapi yöntemleri denenebilir. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.


İzmir’de Stresle Başa Çıkmak İçin Doktor Önerisi

Stresle Nasıl Başa Çıkılır?

Gelecekteki sağlığımız, mutluluğumuz ve başarımız karşılaşacağımız strese uyum sağlayabilmemize ve strese karşı dayanıklılığımıza bağlıdır. Eğer, bu uyum ve dayanıklılığı sağlayamazsak, hastalık, depresyon, kendimize olan saygıyı kaybetme ve başarısızlık durumları ortaya çıkabilir. Peki stresle pratik olarak nasıl başa çıkılabilir?

  1. Çift taraflı analizler: Strese neden olan durumların bir kağıda yazılması ve hemen karşısına, aslında stres yaşanmasının anlamsızlığını gösteren nedenlerin yazılması anlamına gelir. Örneğin, bir sınava girilecektir ve bu konuyla ilgili aşırı bir stres yaşanıyordur. Bu durumda yapılması gereken şey, bir kağıdı iki kısma ayırmak ve önce bir tarafına strese neden olan durumu, hemen karşısına sınava girme konusunda neden strese girilmemesi gerektiğini yazmaktır. ‘Strese girmeme gerek yok çünkü bu sınava çalıştım, başaracağımı biliyorum’ ya da ‘sınavı geçememem dünyanın sonu değil, yapabileceklerimin farkındayım ve sınavı geçemezsem bile her şeyi başarabilecek güçteyim, istediğim herşeye sahip olabilirim. Ama yine de bu sınavı geçeceğim’ gibi söylemlerle stres düzeyleri azaltılabilir. Kağıt üzerinde bunların görünmesi, hem kişiyi motive eder hem de gerçeğin görülmesini sağlayarak çarpıtmaların fark edilmesini sağlar. Bu şekilde stres faktörü azaltılır.

  2. Beslenme düzeni ve spor-gevşeme teknikleri; Gerek mental gerekse fiziksel olarak strese karşı koymanın en iyi yollarından birisi, beslenme düzenine verilen önemdir. İyi ve dengeli beslenmeyle beraber uygun ve planlı spor yapıldığı takdirde, vücudun işleyişi düzene girecek ve hormonlar sorunsuz olarak salgılanacağı için stresle çok daha kolay başa çıkılabilecektir. Ayrıca kişi gevşeme teknikleriyle kas ve damarlarını gevşetip daha iyi hissedebilir. Bu şekilde kişi kendini çok daha enerjik hissedecek ve herşeyin üstesinden gelebileceğine dair gücü kendinde bulacaktır.

  3. İnanç; İnanç, insanı motive eder. Bahsedilen inanç, gerek dinsel gerekse kişinin kendine olan inancı olabilir. Hangi dini inanca sahip olunursa olunsun, onun vereceği güç kişiyi iyi hissettirebilir. Dinsel inancı olmayan bireyler de kendilerine inanabilir ve başa çıkabileceklerine dair kendilerini telkin edebilirler. Meditasyonlarla da rahatlama yolu seçilebilir. Genel olarak ise, kendi gücümüzün farkına varmamız gerekir.

  4. Alternatif planlar hazırlama; Stres yaratan durumla ilişkili olarak alternatif planlar geliştirilmesi, oldukça yararlı bir yöntemdir. Başaramama olasılığı her zaman vardır çünkü kimse mükemmel değildir. Herhangi bir konuda başarıya ulaşamadığımızda çaresiz kalmamak için her zaman yedek bir plan yapmalıyız. Örneğin, iş için başvuru yaptığımızda, başka yerlere de başvuru yapmalıyız ki ilk başvurulan yeri kazanamazsak farklı yerlerde işe girebilme olasılığımız artsın.

  5. İç sesle konuşma; Stres ya da depresyon durumlarında, öncelikle kendimizle konuşmalıyız. İlk olarak kendimizi nasıl etiketlediğimizi görmemiz, bu etiketi değerlendirmemiz ve ardından da kendimize yapıştırdığımız etiketi çürütmemiz gerekir. Çürütme bittiğinde, kendimizi yeniden tanımlamalıyız. Stres ya da depresyon anlarında kendimize aslında olmadığımız etiketler yapıştırırız. Patronun istediği evrakları yetiştiremediğimizde ‘asla zamanında yetiştiremiyorum, ben başarısızım’ gibi etiketlemede bulunabiliriz. Ancak kendi kendimize konuşarak bunu muhakeme etmeliyiz. ‘Gerçekten de asla zamanında yetiştiremiyor muyum?’ Cevabın hayır olduğunu bulduğumuzda, ‘Daha önce her zaman yetiştirdim, demek ki aslında yetiştirebiliyorum, herkes hata yapar, o halde ben başarısız değilim’ sonucuna ulaşmalı ve bu şekilde depresif durumu ortadan kaldırmalıyız.

  6. Uyku düzeni; Uyku stres ve depresyon durumlarında oldukça önemlidir. Düzensiz bir uyku, hem fiziksel hem de mental olarak yorgun ve sağlıksız hissetmemize neden olur. Böylece dışsal uyaranlara karşı daha dirençsiz olur ve kendi savunma mekanizmalarımızı çalıştıramayız. Bu nedenle ne olursa olsun, belli bir uyku düzeni oluşturmalıyız.

  7. Sosyalleşme; Olumlu ve güvenilir insanlarla birlikte olmak, zor zamanlar geçirdiğimizde kendimizi güvende hissetmemizi sağlar. Ayrıca ilişkileri geliştirmek (dans eğitimleri, yeni hobiler geliştirme, mental eğitimlere katılma) bizi hayata bağlayacaktır. Bunun yanında insan doğanın içinden gelen bir varlık olduğundan, sakinleşmek ve motive olmak için doğanın içinde bulunmak (deniz kıyısında yürümek, doğal bir alan içinde bulunmak) önemli bir yöntemdir.

  8. Kendini motive etmek; En önemli şey, kendimizi motive etmektir. Bunu sağlamak için hobilere yönelebilir ya da oldukça farklı eylemlerde bulunabiliriz. Örneğin, motive olmak için mümkünse bağıra bağıra ‘başaracağım, kariyer yapacağım, hayallerimi gerçekleştireceğim’ demeli, mümkün değilse bunu içinden söylemeli ve sürekli tekrar etmeliyiz. Ancak unutulmamalıdır ki bağıra bağıra söylenmesi her zaman daha fazla işe yaramaktadır. Aynı şekilde motivasyon için sürekli gülümsemek gerekir. Ne olursa olsun, onaylanmamaktan da korkmamamız gerekir. Çünkü bir insanı eleştiriler değil, sadece kendisi üzebilir.

  9. Eyleme geçme; Stres ve depresyonu yenme konusunda başka bir nokta, eyleme geçmektir. Stresli durumlarda çıkması olası duygular ; ümitsizlik, çağresizlik, kendimizi bunaltmak, sonuçlara atlamak, kendimizi etiketlemek, ödülleri değersizleştirmek, mükemmeliyet, başarısızlık korkusu, başarı korkusu, onaylanmama ya da eleştirilme korkusu, baskı ve gücenme, hayal kırıklığına karşı dayanıksızlık, suçluluk ve kendimizi sorumlu tutma olarak sıralanabilir. Tüm bu duygu durumları, eyleme geçmeyi engeller. Ruhsal ve aynı zamanda fiziksel olarak her ne kadar bitkin hissetsek de, bir şekilde motive olup her ne olursa olsun eyleme geçmemiz gerekir. Çünkü eylemin içinde olmak, ister istemez mücadele etmek demektir. Mücadele de kendini gerçekleştirme fırsatı verecektir. Diğer taraftan, aşırı stres ve depresyon durumlarında da, normalde yapmaktan zevk aldığımız şeyleri yapmalıyız. Başta keyifsiz gelse de, zamanla eylemin içinde olmak keyif verecektir. Örneğin normalde uzun yürüyüşlerden keyif alıyorsak, stresli durumlarda yürüyüşlere çıkmalıyız. Yürüyüş için fazlasıyla yorgun hissetsek de, kendimizi zorlayarak eyleme geçmeliyiz. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.


İzmir’de Şizofren Tedavisi İçin Doktor Tavsiyesi

Şizofreni Nedir? Şizofreni Nasıl Tedavi Edilir?

En az altı ay, belirtilerin bir aylık bir sürenin önemli bir kısmında bulunması ile tanı konulur. Tek bir belirti yeterli değildir. Belirtiler pozitif ve negatif olarak ayrılır. Pozitif belirtiler düşünce içindeki çarpıklıklar (hezeyanlar – Kötülük görme ‘persekütuar’ hezeyanları kişinin kendisine acı çektirildiğine, izlendiğine, aldatıldığına, gözetlendiğine yönelik düşüncelerdir. Göndergesel ‘referans’ hezeyanlar, kitaplarda yer alan belirli bölümlerin ya da şarkıların kendisine yönelik olduğunu düşünmesidir. şaşılası ‘bizar’ hezeyanlar izlendiği, beynine aygıt yerleştirildiği, düşüncelerin dış güçlerce çekilmesi, beynine yabancı düşüncelerin sokulması, vücudun dış güçlerce ele geçirilmesi, gibi düşüncelerdir.), algı çarpıklıkları (hallüsinasyonlar), dil ve düşünce sürecindeki çarpıklıklar (darmadağın konuşma), kesintisiz, darmadağın ya da katatonik davranışları kapsar. Pozitif belirtiler de iki boyuttan oluşur. Psikotik boyut hezeyan ve hallisinasyonları kapsarken darmadağınıklık boyutu darmadağın konuşma ve davranışları kapsar. Negatif boyut ise duygulanımda donukluk, düşünce ve konuşma akıcılığında bozukluk, amaca yönelik davranışı başlatamama olarak görülür.

Şizofreni, Paranoid Şizofreni, Darmadağın Şizofreni, Katatonik Şizofreni, Ayrımlaşmamış Şizofreni, Artakalan Şizofreni gibi alt başlıklara ayrılır.

DSM-4 tanı ölçütlerinde şizofreni için tanı ölçütleri aşağıdaki gibidir.

Özgül belirtiler olarak, bir aylık dönem boyunca bu sürenin önemli bir kesiminde aşağıdaki maddelerin en az 2’sinin görülmüş olması gerekir.

  1. Hezeyanlar (sanrılar).

  2. Halüsinasyonlar (varsanılar).

  3. Darmadağın konuşma.

  4. İleri derece darmadağın ve katatonik davranış.

  5. Duygulanımda donukluk, konuşamazlık ve istemsizlik.

Bunlar dışında toplumsal ve mesleki işlev bozukluğu yaşanmış olmalıdır.

Hastalık 60 yaşına dek kadın ve erkekte eşit oranda görülür. Anne ve babası şizofren olan birinin yaşam boyu şizofreniye yakalanma olasılığı %35-%40 civarındadır. Genelde geç ergenlik döneminde ve 30’lu yaşların ortalarında başlar. Erkeklerde 18-25 yaşlarında başlarken kadınlarda 25-30’lu yaşlarda başlar.

Kısa psikotik bozukluk, şizofreniye benzer ancak bir dönemin süresi en az 1 gün olup 1 aydan daha kısadır. Bittiğinde hastalık öncesi duruma dönülür. Paylaşılmış psikotik bozukluk, yine şizofreniye benzer, psikotik bozukluk yaşayan biriyle etkileşim sonucu hezeyan yaşanmasıdır. İletişim kesildiğinde hezeyanlar da ortadan kalkar. Şizofreniform bozukluk da şizofreniye benzer. En az bir ay, en fazla 6 ay sürer. Şizofreniden 5 kat daha az görülür. Şizoaffektif bozukluk, şizofreniye benzemekle beraber farkı kimi zaman majör depresif, manik ya da karma dönem içerir. Ayrıca en az 2 hafta belirgin duygudurum belirtileri olmadan hezeyanlar ya da halüsinasyonlar görülmüş olmalıdır. Hezeyanlı bozukluk şizofreniye benzer olup, duyusal ve görsel halüsinasyonlar belirgin değildir. Tedavide uzman yardımı şarttır. Psikofarmakoterapi (ilaç tedavisi) ve evrelere göre özel tedavi yöntemleri gereklidir. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.


İzmir’de Obsesyon Tedavisi İçin Doktor Tavsiyesi

Obsesyon, Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB) Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk), istenmedik ve uygunsuz bir biçimde yaşanan, süreklilik arz eden düşünceler, kuşkular, dürtülerdir. Bunlar kişiye kaygı ve sıkıntı yaratır. En sık karşılaşılan obsesyonlar; bulaşmayla ilgili düşünceler (hastalık bulaştığı düşüncesi ile el yıkama), yineleyen kuşkular, nesnelerin düzende olması, cinsel düşlemler, saldırgan ürkütücü dürtüler (çocuğuma bir şey yaptılar) gibi. Kompulsifler ise yıkama, yıkanma ve temizlenme, sayma, denetleme, güvence arama, bir düzene koyma ve yineleyici eylemlerdir.

Yaşam boyu görülme olasılığı %2,5’dir. Tedavisi için Psikofarmakoterapi (ilaç tedavisi), Bilişsel Davranışçı Terapi ve eşlik eden diğer tedavi şekilleri etkilidir. Özellikle karşı karşıya getirme terapisi etkin bir yöntemdir. Mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.


İzmir’de Sosyal Fobi Tedavisi İçin Uzman Tavsiyesi

Sosyal Fobi Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

Sosyal fobi, utanılan toplumsal durumlardan belirgin bir şekilde sürekli olarak korku duyulmasıdır. Sosyal fobisi olan insanlar genelde eleştirilmeye, olumsuz değerlendirilmeye, kendisine karşı çıkılmasına aşırı duyarlı olurlar, toplumsal becerilerinde düşüklük vardır (kişilerle göz göze gelememe, konuşurken ses titremeleri vb). Yaşam boyu görülme olasılığı %3-%13 arasında değişmektedir.

Tedavide Psikofarmakoterapi (ilaç tedavisi), Bilişsel Davranışçı Terapi ve diğer tedavi teknikleri uygulanabilir. Özellikle karşı karşıya getirme terapisi ve davranışsal denemeler yapılmalıdır. Mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.


İzmir’de Fobiler İçin Doktor- Uzman Tavsiyesi

Fobi Nedir? Fobiler Nasıl Tedavi Edilir?

Fobiler, belirli bir nesneden ya da birtakım durumlardan belirgin şekilde sürekli olarak korku duymaktır. Özgül fobiler, uyaranla karşılaşılması halinde anksiyete oluşturan durumlar olarak nitelendirilir. Yaşamı kısıtlayıcı bir özelliğe sahiptir. Mutlaka bir uzmana başvurma gereksinimi varken, hastaların sadece %12-%30 aralığı uzmana başvurmuştur. Fobilerin türleri hayvan türü (hayvanlar, böceklerden korkma, genelde çocuklukta başlar), doğal çevre türü (fırtınalar, deniz, gök gürültüsü vb. genelde çocuklukta başlar), kan-enjeksiyon-yara türü (kan görme, iğne görme gibi, genelde aileseldir, öğrenilmiş davranış olabilir), durumsal tür (tüneller, toplu taşımada bulunma, asansörler, uçaklar vb alanlarda bulunmaktan korkma), diğer türler (korku yaratan diğer türler. Boşluktan korkma, yüksek seslerden, giysili süper kahramanlardan korkma vb.). En çok durumsal türler görülmekle birlikte onu doğal çevre türü, kan-enjeksiyon-yara türü ve hayvan türü takip eder. Toplumda görülme sıklığı %4-%8 civarındadır. Aile üyelerinde genelde benzer fobiler görülür.

Tedavi için Bilişsel Davranışçı Terapi ve benzer terapi şekilleri gereklidir. Önce imgesel daha sonra gerçek yaşamda duyarsızlaştırma eğilimine geçilir. Mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.


İzmir’de Travma Tedavisi İçin Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi

Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB)

Travma Sonrası Stres Bozukluğu, yoğun travmatik bir durumla karşılaşılması sonrasında özgün belirtilerin ortaya çıkması olarak tanımlanır. Yakın birinin ölümü, ölüm ya da yaralanma olayına tanık olma vb. gibi durumlar sonunda oluşur. Dolayısıyla kişi, ağır durumlar başından geçtiğinde ya da bunlara tanık olduğunda etkilenir ve hayatında belirgin değişimler oluşur. Bu durumlar sonucunda ortaya çıkan tepkiler; sürekli olarak anksiyete varmış gibi uyarılmışlık belirtileri gösterme, bu tarz uyarılardan kaçınma ve tepki verme düzeyinde azalma, yeniden yaşama başlama olarak görülebilir.

TSSB’ ye yol açan doğrudan yaşanan olaylar askeri çatışma ve savaş, saldırıya uğrama, soyulma, kaçırılma, rehin alınma, terörist saldırı, işkence görme, savaş tutsağı olma, doğa ya da insanın yol açtığı yıkımlar, büyük araba kazaları, ağır hastalık tanısı alma gibi sıralanabilir. Tanık olunan olaylar ise herhangi bir nedenle ölen ya da yaralanan birini görme, kopmuş organ parçaları görme vb. Böyle durumlarda kişiler sürekli travma öznesini anımsarlar, kimi zaman olaylara yönelik yeniden yaşıyormuş gibi davranır ve fizyolojik tepkiler verebilirler. Bu düşüncelerden kaçınmak için özel çaba sarf ederler, hatırlatıcı ortam ya da kişilerden uzaklaşırlar, dış dünyaya kimi zaman daha az tepki verirler.

Tedavi için Psikofarmakoterapi (ilaç tedavisi), Psikoterapi, Emdr, Hipnoz, Bilişsel Davranışçı Terapi vb. gibi tedavi uygulanmalıdır. Mutlaka uzmana başvurulmalıdır. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.


İzmir’de Somatoform Bozukluk İçin Doktor Tavsiyesi

Somatoform Bozukluk Nedir? Nasıl Tanı Konulur? Nasıl Tedavi Edilir?

Tıbbi durumu düşündüren ancak tıbbi durumla, madde kullanımıyla ya da ruhsal bozuklukla tam olarak açıklanamayan bedensel belirtilerin bulunması durumudur. 30 yaşından önce başlar, yıllarca süren ağrı belirtileri gerçekleşmiş ruhsal bozukluktur. En az 6 ay açıklanamayan bedensel yakınmalar olmalıdır. Somatizasyon bozukluğu için çok sayıda bedensel yakınma öyküsü olmalıdır. Karmaşık bir rahatsızlık olduğu, konunun anlaşılması adına DSM-4 tanı ölçütleri sunulacaktır.

Tanı ölçütlerine göre 30 yaşından önce başlamış olmalı, işle ve toplumsal alanla ilgili işlevsellik alanlarında bozulmaların olması gereklidir. Aşağıdaki dört belirtinin her biri görülüyor olmalıdır;

  1. Dört ağrı belirtisi: En az dört ayrı yer ya da işlevle ilgili ağrı öyküsünün olması (baş, karın, sırt, eklemler, eklemler, göğüs vb. gibi).

  2. İki gastrointestinal belirti: Ağrı dışında en az iki gastrointestinal belirti olmalıdır (bulantı, şişkinlik, gebelik dışında kusma, diyare ya da birçok değişik yiyeceğin dokunması vb).

  3. Bir cinsel belirti: Ağrı dışında cinsel ya da üreme organıyla ilgili belirti öyküsünün olması (cinsel ilgisizlik, erektil ya da ejakülatuar işlev bozukluğu, düzensiz menstrüasyon (regl), aşırı menstrüel kanama, gebelik boyunca kusma).

  4. Bir psödonörolojik belirti: Ağrı ile sınırlı olmayan ve nörolojik durumu düşündüren en az bir belirti ya da öykü olmalıdır (koordinasyon ya da denge bozukluğu, paraliz ya da lokalize güç yitimi, yutma güçlüğü, boğazda düğümlenme duygusu, halüsinasyonlar, üriner enfeksiyon, çift görme, körlük, sağırlık, bayılma dışı bilinç yitimi).

Kadınlarda görülme olasılığı yaşam boyu %0,2-%2, erkeklerde ise %0,2’den azdır. Tedavide Bilişsel Davranışçı Terapi ve çeşitli tedaviler kullanılabilir. Semptomlara göre tedavi süreci uygulanır. Bu nedenle mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.


İzmir’de Dissosiyatif Bozukluk İçin Doktor Tavsiyesi

Dissosiyatif Bozukluk Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

Bilinçlilik, bellek, kimlik ya da algı işlevlerinin kesintiye uğraması olarak adlandırılır. Kişisel bilgilerin sıradan unutkanlıkla açıklanamayacak derecede anımsamaması olarak nitelendirilir. Kendi içinde Dissosiyatif Amnezi, Dissosiyatif Füg, Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu, Depersonalizasyon Bozukluğu olarak ayrılır. Tedavi için bir uzman zorunludur. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.


İzmir’de Deliryum Tedavisi İçin Doktor Tavsiyesi

Deliryum Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

Deliryum, bilinç bozukluğu, bilişsel değişiklik ile tanımlanır ve gün içinde dalgalanmalar gösterir. Bilinç bozukluğu, çevreyi açık seçik ayırt edebilme yeterliliğinin düşmesi, dikkati odaklayamama gibi tarif edilebilir.

Madde Entoksikasyonu Deliryumu, Madde Yoksunluğu Deliryumu gibi kollara ayrılır. Tedavi için hangi deliryum olduğunun belirlenmesi çok önemlidir. Hekim gözetimi zorunludur. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.


Alzheimer ve Diğer Demans Türleri Nedir? Tedavi Süreci Nasıl Olur?

Demans, bellek bozukluğunu kapsayan bir rahatsızlıktır. Bilişsel açığın olması gereklidir. Demansı olan kişi yeni bilgiler öğrenmede yetersiz kalırlar. Daha önceki bilgileri de unutabilirler. Cüzdan, anahtarlık ları sürekli kaybeder ve ararlar, yemeği ocakta unuturlar, ileri aşamalarda ise bellek bozukluğu yoğunlaşır ve kişi ne yaptığını, ne okuduğunu bilemez, kimi zaman aile üyelerini bile unutabilir.

Demansı olan kişilerde apraksi de olabilir. Apraksi, motor yeterlilik ve duyusal bozukluk olmamasına, yapılmak istenen aktivitenin ne olduğunun anlaşılmasına rağmen kişinin devinsel etkinlikleri yerine getirme yeterliliğinin bozulması anlamına gelir. Apraksisi nedeniyle kişi yemek pişirmede, giyinmede ve çizim yapmada güçlük yaşar. Demansta agnozi de olabilir. agnozi, kişinin duyusal işlevlerinde bozukluk olmamasına rağmen nesneleri tanıyamama ya da adlandıramamasıdır. Görme keskinliği olmasına rağmen kalem ya da sandalye gibi nesneleri tanıyamama gibi örneklendirilebilir. Yönetsel işlevlerde de bozukluk olabilir. Örneğin, yeni ortaya çıkan işlerle baş etmede güçlük, yeni ve karmaşık bilgileri işlemesi gereken durumlardan kaçınma görülmesidir. Demansta ayrıca yürüyüşte bozukluklar, yargılama bozukluğu görülebilirken, anksiyete, duygu durum ve uyku bozuklukları eşlik eder. 65 yaş üzerinde demans %5-8 oranında, 75 üzerinde %12-20 oranında, 85 yaş üzerinde ise %25-%50 arasında görülmektedir. En yoğun görülen türü Alzheimer’dır.

Demans tedavisi oldukça zorludur. Öncelikle hangi tip demans olduğu belirlenerek ona göre hekim gözetiminde tedavi uygulanmalıdır. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.


İzmir’de Bağımlılık Tedavisi İçin Doktor Tavsiyesi

Bağımlılıklar, Dürtü Denetimi Bozuklukları Nedir? Nasıl Tanı Konulur? Nasıl Tedavi Edilir?

Kişinin kendisine zarar verebilecek olan dürtüleri kontrol edememesi, bu dürtülere karşı koyamaması olarak adlandırılır. Kumar Bağımlılığı, Trikotillomani (saç yolma hastalığı), Kleptomani (çalma hastalığı), Piromani (yangın çıkarma dürtüsü) gibi örnekler verilebilir. Özellikle Kumar Bağımlılığı için DSM-4 tanı ölçütleri aşağıda verilmiştir. Bu maddelerden 5 ya da daha fazlası, kumar bağımlılığı anlamına gelir;

  1. Kumar oynama üzerine aşırı kafa yorma, belirli, sürekli, yineleyen, uygunsuz kumar oynama davranışı.

  2. İstediği heyecanı duymak için giderek artan miktarda parayla kumar oynama gereksinimi.

  3. Birçok kez başarısızlıkla sonuçlanan, kumar oynamayı denetim altına alma, azaltma ya da bırakma çabası olması.

  4. Kumar oynamayı azaltma ya da bırakma girişimlerinde bulunurken huzursuzluk ve kolay kızma.

  5. Sorunlardan kaçmak için ya da çaresizlik, suçluluk gibi duygulardan kaçmak için kumar oynama.

  6. Parayla kumar oynayıp kaybedilmesi sonrası kaybedilenleri telafi etmek için tekrar tekrar oynama.

  7. Ne denli kumar oynadığını saklamak için aile üyelerine, terapistine ve başkalarına yalan söyleme.

  8. Kurmar için gerekli parayı bulmak için sahtekarlık, dolandırıcılık, hırsızlık vb. gibi yasadışı eylemlerde bulunma.

  9. Kumar yüzünden önemli bir ilişkisini, eğitimini ya da işini tehlikeye atma.

  10. Kumardan dolayı içine düştüğü parasal durumdan kurtulmak için para sağlamak adına başkalarına güvenme.

Yaşam boyu kumar bağımlılığının görülme olasılığı gelişmiş ülkelerde %1 - %2 oranındadır. Tedavi için Bilişsel Davranışçı Terapi uygulanmalı, yanılsamalar gösterilmelidir. Uzman eşliğinde tedavi alınmalıdır. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.


İzmir’de Uyku Bozukluğu Tedavisi, İzmir’de Uykusuzluk ve Aşırı Uyuma İçin Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi

Uyku Bozuklukları Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

Uyku bozuklukları 4 bölümden oluşur. Birincil Uyku Bozuklukları, Başka Bir Ruhsal Bozuklukla İlintili Uyku Bozukluğu, Genel Tıbbi Bir Duruma Bağlı Uyku Bozukluğu ve Madde Kullanımının Yol Açtığı Uyku Bozukluğu olarak sıralanır. Bu bölümde sadece en yoğun görülen uyku bozuklukları anlatılacaktır.

Birincil Uyku Bozuklukları ikiye ayrılır. Dissomniler (uykunun ölçüsünde, niteliğinde ya da zamanlamasında bozukluklar olması), diğeri ise Parasomniler (uykuyla, uykunun evreleri ile ya da uykudan uyanıklığa geçişlerle ilintili olarak ortaya çıkan olağan dışı davranışlar ya da fizyolojik olaylar).

Dissomniler, Birincli İnsomni (uykusuzluk) ve Birincil Hipersomnia (aşırı uyku uyuma), Narkolepsi, Solunumla İlişkili Uyku Bozukluğu ve Sirkadiyen Ritim Bozukluğu olarak ayrılır.

Birincil İnsomni en az bir ay süreyle sürekli olarak, uykuyu başlatma ya da sürdürme güçlüğü çekme, dinlendirici uyuyamama durumudur.

İnsomnia tedavisinde Davranışçı Terapi ve Bilişsel Terapi uygulanmalıdır. Davranışçı Terapide kafeinli içecekler yatmadan 4 saatlik süreçte içilmemeli, tütün ürünlerinden kaçınılmalı, alkol alınmamalı, aç yatılmamalı, yatmadan önce zorlayıcı spor yapılmamalı, uyku esnasında oluşabilecek sesler uyumadan önce denetim altına alınmalı (telefonun sesini kapatmak gibi), çok sıcak ya da çok soğuk odada uyumamalı, yatmadan 2 saat önce duş alınmalı, yatak odası havalandırılmalı, yatak ve yastık seçimine özen gösterilmelidir. Bilişsel Terapide ise uykuya dair gerçekçi hedefler belirlenmeli, uykusuzluğun neden ve sonuçlarına dair yanlış algılar ve uyku getirdiği düşünülen uygulamalarla ilgili yanlış düşünceler ortadan kaldırılmalıdır.

Hipersomni, en az bir ay süreyle gece uykusunun uzaması ya da neredeyse her gün gündüz uykusunun başlaması durumudur. Gün boyu uykulu hissedilir. Tedavi için ilaç kullanılabilir. Narkolepsi yineleyici şekilde ortaya çıkan karşı konulamaz dinlendirici uyku ataklarının olması, katapleksi (yoğun duygulanımdan tetiklenip birden başlayan, saniyelerce ya da dakikalarca süren geriye dönüşlü kas tonusu yitimi) ya da uyku uyanıklık arası döneme REM uykusu öğelerinin sızmasıdır. Tedavide amaç gündüz aşırı uykulu olmayı azaltmak ve katapleksileri önlemektir. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.


İzmir’de Huzursuz Bacak Sendromu Tedavisi İçin Doktor-Terapist-Uzman Tavsiyesi

Huzursuz Bacak Sendromu, Kol-Bacak Atmaları, Karabasan Görme, Uykuda Korku Duyma ve Uyurgezerlik Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

Huzursuz Bacak Sendromu; Dissomni uykusuzluk sorunlarından biri olan Huzursuz Bacak Sendromu, kol ve bacakları oynatma isteğiyle beraber ürperme, karıncalanma, yanma ya da kaşınma olarak tanımlanır. Genelde kişi dinlenirken belirtiler kötüleşir ve bu kişilerin belirli bir azınlığında, anemi ya da serum demir depolarında azalma olduğunu gösteren kanıtlar vardır. Tedavi için levodopa gibi dopaminerjik ilaçlar kullanılır. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.

Kol-Bacak Atmaları; Dissomni uykusuzluk sorunlarındandır. Daha çok bacak atmaları olarak görülür. Uykunun başlamasına yakın ortaya çıkar, üçüncü ve dördüncü evre uykuları ve REM döneminde azalır. 20-60 saniyede bir ortaya çıkar. Yine lenodopa gibi ilaçlar etkilidir.

Karabasan Görme; Parasomnia sorunlarındandır. Uykudan uyanmaya yol açan yinelenen korkutucu düşlerdir. Neredeyse hepsi REM uykusunda görülür. Uyanmayla beraber korku kaygı hissedilir. Bu durumun sürekli olması günlük hayatta da depresyon ve anksiyete gibi sorunlara neden olur.

Uykuda Korku Duyma; uykudayken yinelenen korku duymaların olması, çığlık atarak uyanmalardır. Uykunun ilk üçte birinde başlar 1-10 dakika sürer. Bu dönemde kişinin yatıştırılması güçtür. Uykuda korku duyduktan sonra kişi uyanırsa rüyasını hatırlamaz. Erişkinlerde %1’in altında, çocuklarda %1-%6 arasındadır.

Uyurgezerlik; Dissomnia uyku sorunun içinde yer alır, uyku sırasında yataktan kalkmayı ve yürümeyi kapsayan, yineleyen davranışlardır. Uykunun ilk üçte birinde ortaya çıkar. Başkalarına tepkisiz kalırlar. Bu esnada uyandırılırlarsa olayları anımsayamazlar. Büyük çoğunlukla ilk birkaç saatte, ileri yaşlarda ise NREM döneminde ortaya çıkar. Çocukların %10-%30’unda görülür. Özgül bir tedavisi yoktur. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.


İzmir’de Cinsel Terapi İçin Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi, İzmir’de Vajinismus Tedavisi, İzmir’de Ereksiyon Problemi Tedavisi, İzmir’de Erken Boşalma Tedavisi İçin Uzman Tavsiyesi

Cinsel İşlev Bozuklukları ( Vajinismus vs) Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

Cinsel İşlev Bozuklukları cinsel yanıt döngüsünün belirli bir aşamasında bozukluk olması anlamına gelir. ABD’de yapılan araştırmaya göre, erkeklerde disparoni (cinsel ilişkide ağrı yaşama) %3, Kadınlarda %15, erkeklerde orgazm sorunlar %10, kadınlarda %25, kadınlarda cinsel istek azlığı %33, erkeklerde erken boşalma %27, kadınlarda cinsel uyarılma sorunları %20, erkeklerde sertleşme güçlükleri %10 oranındadır. Bu oranların Türkiye’de değişmekte olduğu düşünülmektedir. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.

Cinsel İşlev Bozuklukları;

Cinsel İstek Azlığı Bozukluğu, Cinsellikten Tiksinme Bozukluğu, Cinsel Uyarılma Bozuklukları (kadında Cinsel Uyarılma Bozukluğu, Erkekte Ereksiyon Bozukluğu), Orgazm Bozuklukları (Kadında ve erkekte Orgazm Bozukluğu, Erken Boşalma), Cinsel Ağrı Bozuklukları (Disparoni, Vajinismus), olarak sıralanabilir. Bunlar dışında tıbbi bir duruma bağlı ve madde kullanımına bağlı cinsel işlev bozuklukları da görülebilmektedir. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.

Cinsel İstek Bozuklukları;

-Cinsel İstek Azlığı Bozukluğu; Cinsel düşlenim ya da etkinlikte bulunma isteğinin az ya da yok olmasıdır. Tek bir cinsel eşe de bağlı olabilir. Kişi genelde ilişkiyi başlatan taraf olmaz, isteksizce buna katılır. Buna çoğunlukla Cinsel Uyarılma ve Orgazm Bozuklukları da eşlik eder. Kimi zaman depresyon, istek konusunda bozukluk yaratabilmektedir. Tedavi için uzmana gidilmelidir.

-Cinsellikten Tiksinme Bozukluğu; Genital bir birliktelik kurmaktan tiksinme durumudur. Bu durumlarda kişiler korku ve kaygı duyarlar, kimi zaman ilişki dururuna geçildiğinde panik atak, bayılma, bulantı, çarpıntı, baş dönmesi gibi durumlar da oluşturabilir. Tedavi için uzmana danışılmalıdır. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.

Cinsel Uyarılma Bozuklukları;

-Kadında Cinsel Uyarılma Bozukluğu; Cinsel uyarılmada ıslanma yanıtının sağlanamaması, cinsel etkinlik bitene kadar bunun sürdürülememesidir. Uyarılma yanıtı pelvisde vazokonjesyonu, vajende ıslanmayı ve dış genital organların şişmesini kapsar. Bu aşamalarda sorun olması durumudur. Genelde Orgazm Bozukluğu da eşlik edebilir. Tedavi için uzmana başvurulmalıdır. Çeşitli tahrik edici gereçler kullanılarak uyarı gerçekleşebilir, Histerektomi geçirmiş kadınlar için depo hormon yerine koyma tedavisi yapılabilir. -Erkekde Ereksiyon Bozukluğu; Yeterli sertleşme sağlanamaması ya da cinsel ilişki bitene kadar bunun sürdürlememesidir. Bu bozukluk sıklıkla cinsel kaygılara, başaramama korkusuna, cinsel yeterlilikle ilgili korkuya dayanır. Edinsel olguların %15-%30‘u zamanla kendiliğinden düzelir. Nedenler bulunmalı ve ona uygun tedavi alınmalıdır. Bir uzmana danışılmalıdır. Psikolojik kökenli ise cinsel organlar dışarıda tutularak, kapsanarak ve birleşme gerçekleşerek zamanla ereksiyon bozukluğu kalkar. Partnerlerinden haz aldıkları bölgeler belirlenmelidir. Bu şekilde zamanla alıştırmalarla ereksiyon sağlanmaya başlayacaktır. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.

Orgazm Bozuklukları;

-Kadında Orgazm Bozukluğu; Cinsel uyarılmada orgazmın gerçekleşmemesi ya da gecikmesidir. Cinsel deneyim arttıkça orgazma olma yeterliliği arttığı için, daha çok genç kadınlarda bu durum görülür. Uzmana danışılmalıdır. Bilişsel çalışmalar yapılmalı, kadın önce kendi vücudunu incelemeli, kendi kendine cinsel organını incelemeli, pelvis kas alıştırmaları yapmalı, mastürbasyon yapmalı, uyarılmayı sağladığında, uyarılma için ne yapılması gerektiğini partnerine söylemelidir. Elle orgazmdan sonra köprü yöntemi kullanılarak kadının cinsel ilişki sırasında orgazm olması sağlanabilir. Cinsel organların birleştiği anda klitoris de uyarılmalıdır. Bu durum orgazm olmayı sağlayacaktır.

-Erkekte Orgazm Bozukluğu; Cinsel uyarılma evresinden sonra orgazmın gecikmesi ya da olmamasıdır. Tedavi için uzmana başvurulmalıdır. Cinsel organın etrafında haz alınan bölgeler saptanmalıdır. Ağrı için losyon kullanılabilir, cinsel içerikli yayınlar etkili olabilir. Özellikle erkeğin üstte olduğu konumlar tercih edilmelidir. Bu şekilde belirli bir süre sonra orgazm düzene girecektir.

-Erken Boşalma; Az bir cinsel uyarımla vajinaya girmeden, girmek üzereyken ve girdikten kısa bir süre sonra orgazm olma ve boşalmadır. Tedavi için uzmana başvurulmalıdır. Durdur-başlat yöntemi uygulanmalıdır. Partner, eşinin penisini uyarmalı, ileri dereceye gidildiğinde hemen bırakmalı ya da penisin baş tarafını sıkıştırarak boşalmasını önlemelidir. Bu şekilde her oturumda 3 denemeden sonra dördüncüsünde boşalmaya izin verilmelidir. Zamanla süre uzayacaktır. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.

Cinsel Ağrı Bozuklukları;

-Disparoni; Cinsel ilişkiye eşlik eden ağrının olmasıdır. Çoğunlukla cinsel ilişkide yaşanır ancak kimi zaman öncesi ya da sonrasında da yaşanabilir. Hem erkeklerde hem de kadınlarda ortaya çıkar. Tedavi için uzmana başvurulmalıdır. Tıbbi mi yoksa psikolojik mi tahlil edilmeli, ona göre tedavi uygulanmalıdır.

-Vajinismus; Penis, parmak, tampon ya da spekulumun sokulması girişiminde, vajinanın üçte birini çevreleyen dış kasların, sürekli olarak istemsiz şekilde kasılmasıdır. Kimi zaman sadece vajinal giriş düşünüldüğünde bile kasılmalar gerçekleşebilir. Tedavi için önce cinsel ilişkiye dair yanlış inançlar ortadan kaldırılmalıdır. Ardından pelvis kas alıştırmaları yapılmalı, parmak alıştırması yapılmalı ve kademeli olarak ilişkiye hazırlanılmalıdır. Burada en önemli şey, cinselliğe yönelik algının düzenlenmesidir. Mutlaka uzmana danışılmalıdır. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.


İzmir’de Anoreksiya Tedavisi İçin Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi, İzmir’de Bulimia Tedavisi İçin Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi

Yeme Bozuklukları Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

Yeme davranışlarında ağır bozukluk olması durumudur. Başlıca iki bozukluk Anoreksiya Nervoza ve Bulimiya Nervozadır.

Anoreksiya Nervoza; Kişinin olabilecek en düşük vücut ağırlığını sürdürmeye bile karşı koyması, kilo almaktan çok korkması, vücudun biçimi ve boyutuyla ilgili bozukluk olmasıdır. Kişinin vücut ağırlığının, yaş ve boyuyla ilişkili olağan kabul edilebilecek ağırlığın %85’inin altında olması bir ölçüttür. Çok kısıtlı yemekler seçilir, kişilerin kendi vücutlarına yükledikleri anlam çarpıktır. Yaşam boyu görülme sıklığı %1 olup, bu nedenle hastaneye yatırılan hastaların %10’u ölür. Ölüm oranı ortalama %12’dir. Başlıca ölüm nedenleri intihar ve kalp yetmezliğidir.

Bulimiya Nervoza; Kilo almamak için uygunsuz ödünleyici yöntemlere başvurmadır. Kişiler kendilerini vücut ağırlık ve biçimleriyle değerlendirirler. Tıkınırcasına yemek yemekle beraber yeme davranışlarından utanç duyarlar, göze çarpmadan yemek yerler. Tıkınırcasına yemek, kişinin kendini iyi hissetmediği zamanlarda görülür. Ardından kusma gelir. Kusma, kendi başına bir amaç olur. Burada hastaların %50’si iyileşir, bulimia olan kişiler aslında normal kiloda olurlar. Olguların %90-%95’i kadınlardır. Gerek anoreksiyada gerek bulimiada Bilişsel Davranışçı Terapi ve pek çok farklı terapiler uygulanabilir. Uzman gözetiminde bulunulması şarttır. Doktor-Terapist-Danışman tavsiyesi için ‘Doktor-Terapist-Danışman Tavsiyesi’ başlığımızı ziyaret edebilirsiniz.